Ve İlk Namaz

Yedi şaftla tavafımızı tamamlayıp, Makam-ı İbrahim’in karşısına geçiyoruz. Gözümüz Makam-ı İbrahim ile Kâbe’yi aynı anda görüyor.  Bakıyor, bakıyor, bakıyorum. Baktıkça bakmak istiyor, gözlerimi ayırmak istemiyorum.

Şimdi namaz vakti Ruhlar alemindeki secdemi yenileme zamanı. İlk secdem gibi katıksız, şüphesiz, sadece O’nun emrine girerek huzurla secde ânı.

Makam-ı İbrahim secde eden ellerini açıp Allah’a yalvaran müminlerle dolu. Mahşeri kalabalığın içinde bir secde yeri bulmak zor gibi gözükse de beytin sahibi misafirlerini en güzel şekilde ağırlıyor. Etrafındaki kalabalık gözümden kayboluyor, Rabbim ile aramda kimse kalmıyor.

Ve tekbirimi alıp namaza duruyorum. Yıllarca Kâbe’yi görmeden, O’na yönelerek namaz kılmıştım. Şimdi ise O’na yöneliyorum ama bu sefer görerek, O’nu hissederek kıyama duruyorum.

Bu makamda namaz kılmak çok farklı bir tat. Kâbe’de namaz kılmak çok farklı, bir de bu namaz Makam-ı İbrahim’e geldi mi çok daha anlam kazanıyor.

İki rekât namaz kılıp ellerimizi duaya kaldırıyoruz. Ellerimiz kalkıyor ve gönlümüz duaya başlıyor. Burada duaya icabeti hissediyorum. Zira ellerim yoğun rahmetin ağırlığını hissediyor. Ve bu ağırlık karşısında ellerimi biraz daha açıp daha fazla rahmet yakalamaya çalışıyorum.

Gönlünüz sevinçten ağlıyor ve hamd ediyor Rabbine.

Hamdolsun beni buraya getiren Rabbime…



 
Muhammed KURTCEPHE - 26 Aralık 2006 / Mekke

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder